Gazze’de adeta bir soykırıma dönüşen saldırılarına başladığı günden bu yana ABD liderliğinden İsrail’e yönelik en sert çıkışa dün tanık olduk. ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer’in dün seçimlere gitmesini önerdiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yönelik kullandığı son derece ağır sözler bugüne kadar bu konumdaki birinin yaptığı en sert eleştiri oldu.
Schumer’in, ABD’nin gelmiş geçmiş en üst düzey Yahudi yetkilisi olduğu düşünülürse İsrail Başbakanı’na yaptığı eleştirileri ayrıca anlamlıdır. Başkan Joe Biden’ın da “iyi bir konuşmaydı“ diyerek Schumer’i desteklemesi ABD yönetimin ortak görüşü olarak kabul edilmeli.
Neye yarayacağı bilinmese de, İsrail’i durdurmayacak da olsa bu konuşma yine de hayli önemli. Ayrıca Schumer sadece İsrail’in ABD’deki dostlarının tepkisini toplamakla kalmadı, ABD liderlerinin müttefiklerin seçimlerine ilişkin yazılı olmayan, “karışmama kuralını“ da çiğnedi. Cesur bir tutum olmadığı söylenemez doğrusu.
Schumer’in “Bu çatışmanın beşinci ayında, İsraillilerin durumu değerlendirmeleri ve rotayı değiştirmeli miyiz diye sormaları gerektiği açıktır. Bu kritik noktada, İsrail’in geleceğine ilişkin sağlıklı ve açık bir karar alma süreci için tek yolun yeni bir seçim olduğuna inanıyorum” dedikten sonra Netanyahu’nun “siyasi hayatta kalmak için İsrail’in çıkarlarının önüne geçtiğini“ söylemesi, aslında başta İsrailli muhalifler olmak üzere gelişmeleri yakından izleyenlerin de onayladığı bir gerçeğin dile getirilmesiydi. Gerçekten de hakkındaki soruşturmalardan kurtulmak için, normalde bir araya gelemeyecek partilerle ülkenin en dindar hükümetini kuran Netanyahu’nun siyasi geleceğini ülkesinin çıkarlarından daha üstün gördüğü çok kişinin katıldığı bir görüş.
Bana göre Schumer’in konuşmasının ana vurgusu, Netanyahu’nun son zamanlarda bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla ilgilenmediğine dair verdiği işaretlerin ABD politikasıyla uyuşmadığını ifade etmesi oldu. Bunun konuya ilişkin uzun sürecek bir krizin habercisi olduu söylenebilir.
Schumer’in konuşmasının tepki görmesi tabii ki doğal. Nitekim hem Cumhuriyetçi Parti’nin liderleri hem de İsrailli yetkililer Schumer’i yakın bir müttefikin seçim politikasına müdahale etmeye karşı yazılı olmayan kuralı çiğnemekle suçladılar. Örneğin Senato‘nun Cumhuriyetçi Parti Lideri Mitch McConnell “kendi demokrasimize müdahale edildiği konusunda ikiyüzlü davranan Amerikalıların demokratik yollarla seçilmiş bir liderin görevden alınması çağrısında bulunmasının ikiyüzlülük olduğunu” söyledi. Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson‘un Schumer’in yeni seçim çağrısının “uygunsuz” olduğunu belirtmesinin ardından, Netanyahu’nun siyasi rakibi, İsrail savaş kabinesi üyesi Benny Gantz de Schumer’in sözlerinin “verimsiz” olduğunu söyledi.
Schumer’in Netanyahu’nun “yolunu kaybettiğini” barışın önünde bir engel olduğunu söylemesi kuşku yok ki kışkırtıcıydı. Ancak bunun ABD siyasetinin normlarına gayet uygun olduğu da gerçek. ABD’li liderler ile Amerikalı müttefikler, başka ülkelerin seçim siyasetine daha sık müdahil olmuyorlar mı?
Bakın hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat yönetimlerde Orta Doğu müzakerecisi olarak çalışmış olan Carnegie Endowment for International Peace‘in kıdemli üyesi Aaron David Miller de Reuters’a bunu söylemiş zaten: “Bizim İsrail siyasetine müdahale etmediğimiz, onların da bizimkine müdahale etmeye çalışmadığı bir şehir efsanesidir. Biz onlara onlar da bize karşılıklı müdahale ediyoruz.”
Schumer’in sert Netanyahu eleştirisinin etkisi, ona bir ABD kuralını anımsatmakla ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Eleştirileri hem doğru hem de genel kabul gören eleştiriler çünkü. Schumer sonuçta bu krizden çıkış yolunun İsrail’de yeniden seçime gitmek olduğunu da söyleyerek Netanyahu’ya minderi gösterdi.
Gazze’de insan kıyımı yapacak kadar “cesur“ olan Netnyahu‘da bakalım seçime gidecek yürek var mı?